drift

kalabalık.

ghoul, kalabalık, metro, akihabara vs şeklinde uzayıp giden bir liste.

düzenli bir kalabalık ve planlı bir yeşillik

metropol.

tokyo’ya özgü olmasa da (bkz: teppanyaki)

metro

uzun bir zaman japonya'da yaşadım ve çalıştım. biraz da okudum. tokyo deyince benim aklıma gelenler şunlar:

- metroda uyuyan insanlar. hem trende, hem de tren beklerken.
- pazartesi günleri roppongi minato'dan ginza'daki ofise giderdim toplantı için. pazartesi günü intihar eden ve/veya intihar etme girişiminde bulunan insanlar.
- roppongi'deki "gel gel"ci afrikalı abiler ve "masagi masagi" diye bağıran çinli kızlar. bolca takıldığımız gas panic, 911 ve muse;
- mahalle aralarındaki elektrik direkleri ve kaotik bir hal almış (arap saçına dönmüş) elektrik telleri;
- daracık sokaklardaki minnak garajlar ve o garajlara milimetrik bir şekilde park edilmiş arabalar (nasıl yapıyorlar? nasıl park ediyorlar? orası ayrı bir muamma).
- akihabara... aka. akiba... ayrı bir yerdir...
- tapınaklar...
- uneo'da çimlerin üzerine oturup (daha doğrusu, branda gerip) bütün gün takılmak, diğer insanlar ile sosyalleşmek, dans etmek;
- kiraz ağaçları...
- mike kardeşim ile gittiğimiz starbucks... kahve içmiyorduk, ama orada çalışanlar ile güzel muhabbet kurmuştuk...
- yemek... özellikle gece açık olan sokak satıcıları ve irili ufaklı restoranlar...
- japonların ilginç cinsellik anlayışı (benden ırak olsun)
- müzeler... tokyo'ya gidip de onca müzeyi gezmemek olmaz...

daha say say bitmez... bizim mouse'a söyleyeyim de, tokyo'ya, yanına gideyim. bir hafta takılırım...